NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ يُونُسَ
حَدَّثَنَا
أَبُو
شِهَابٍ عَنْ
الْحَذَّاءِ
عَنْ أَبِي
الْمُتَوَكِّلِ
النَّاجِيِّ عَنْ
أَبِي
سَعِيدٍ
الْخُدْرِيِّ
قَالَ مَا
كُنَّا
نَكْتُبُ
غَيْرَ
التَّشَهُّدِ
وَالْقُرْآنِ
Ebû Saîd el-Hudrî
(r.a)'dan şöyle dediği rivayet olunmuştur:
Biz (Hz. Nebi zamanında)
Kur'an ve şahadet kelimesinden başka bir şey yazmadık.
İzah:
Müslim, zühd; Dârimî,
mukaddime; Ahmed b. Hanbel, III, 12, 21, 39, 56.
Bu hadis-i şerifte
Rasûl-i Zişan Efendimiz zamanında "Eşhedü enlailâhe illallah ve eşhedü
enne Muhammeden abdu-hu ve rasûluhu" sözü ile Kur'an-ı Kerim dışında
hiçbir sözün yazı ile tesbit edilmediği ifade edilmektedir.
Ancak bir önceki
hadis-i şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi bu uygulama İslâmın ilk
yıllarında olmuş, bir süre sonra yürürlükten kaldırılmımş ve hadislerin de yazı
ile tesbitine izin verilmiştir.
Bu mevzuda Kadı Iyaz
şöyle diyor:
"Bu hususta sahabe
ile tabiîn arasında bir hayli ihtilâflar vaki olmuştur. Birçokları hadis
yazmayı kerih görmüş, ekseriyet ise yazılmasına cevaz vermişlerdir. Sonraları
bütün müslümanlar hadis yazmanın caiz olduğuna ittifak etmiş ve hilaf ortadan
kalkmıştır. Ancak hadis yazmayı nehyeden bu rivayetten murad ne olduğu
ihtilaflıdır. Bazılarına göre bu hadis ravinin ezberleyeceğine itimad edilen
ve yazarsa yazıya dayanarak ezberlememesinden korkulan hadisler hakkındadır.
Yazmayı mubah kılan hadisler ise belleyişi-ne itimad edilmeyen kimselere
hamlolunur. Hz. Ali'nin sahifesi, Amr b. Hazm'ın kitabı, Hz. Ebû Bekir'in
Enes'e gönderdiği zekât mektubu vs. bu kabildendir.
Ulemadan bazıları nehy
hadislerinin bu hadislerle neshedildiklerini söylemişlerdir. Onlara göre
hadisin yazılması Kur'an'la karışır endişesindendi. Bu endişe ortadan kalkınca
hadisin yazılmasına izin verilmiştir. Bazıları, "Hadis yazılmasının
nehyinden murad; hadisle âyeti bir sahifeye yazmaktır. İkisi bir sahifede
olunca, okuyan hangisinin âyet hangisinin hadis olduğunu karıştırabilir"
demişlerdir."[Bk. Davudoğlu Ahmed, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, II,
447.]